Ana babaların çocuklarıyla olan etkileşimleri çeşitli şekillerde sınıflanabilir. Örneğin bağımlı kılıcı tarz veya özgürlük verici tarz şeklinde. Yaygın sınıflamalardan birisi dört tür ana babalık tarzı bulunduğu şeklindedir.* Bunlar:
- Performans odaklı ana babalık,
- Haz odaklı ana babalık,
- Değerler odaklı ana babalık,
- Geliştiren ana babalıktır.
Bunlara beşinci olarak çocuktan maddi beklentisi olan ana babalar maddesini eklemek isterim.
Performans odaklı ana babalar: Bu gruba giren ana babalar çocuklarının boylarıyla, kilolarıyla övünerek işe başlarlar. Çoğunluğu proteinle beslenmiş çocuklar yerine karbonhidrat ağırlıklı beslenmiş tombul yanaklı çocukları tercih ederler. Bu gruba giren ana babalar, çoğunlukla babalar okula giden çocuklarıyla sıklıkla şöyle övünürler: “Benim oğlan çok zeki, öğretmeni bir dinler hemen ezberler, kitap okuması gerekmez.” Bu bakış tarzı çocuğa kötülük etme anlamı taşır. Çocuk babasının bu övünmesini duyduğunda kitap okumaz olur aptalların, bir dinleyişte ezberleyemeyenlerin kitap okumaları gerektiği sonucunu çıkarır. Üstelik buradaki babanın zekâ tanımı ezberleme becerisinden ibarettir. Baba sorgulama, değerlendirme, düşünme becerisinden habersizdir. Bu gruba giren ana babalar çocuklarını sürekli arkadaşlarıyla kıyaslarlar, her zaman onların yüksek notlar almalarını isterler. Bu yorucu bir tavırdır.
Haz odaklı ana babalar: Yeni nesil ana babaların bir kısmı çocuğun haz duymasına, keyfince davranmasına yönelik bir ana babalık tarzını benimser. Çocuklarına makul sınırlar koymak istemezler, onları tamamen özgür bırakmaktan yanadırlar. Bu tarz ana babalık da bazı sakıncalar taşır.
Değer odaklı ana babalar: Bu ana babalar için birtakım dini, siyasi değerler, gelenekler, terbiyeli çocuk yetiştirmek gayreti çocuğun özünden daha değerlidir. Bu durumda sessiz, sakin, baskılanmış çocuklar ortaya çıkar.
Geliştiren ana babalar: Bu gruba giren ana babalar kendi isteklerine veya çevreye odaklanmazlar, çocuklarının yeteneklerine ve isteklerine bakarlar, çocuklarını bir yandan özgür bırakırken bir yandan da onlara rehberlik ederler.
Maddî beklentili ana babalar: Kağıtçıbaşı’nın 30 yıl süren “Çocuğun Değeri” araştırmasında da ortaya çıktığı üzere geleneksel kesimde aileye para veya işgücü sağlayan çocuk değerlidir, ders çalışan ve ev işlerine yardım etmeyen kız çocukları kınanır. Çocuklarının eline bir bez verip kırmızı ışıkta araba camlarını sildiren, onları okula göndermeyip bir işte çalıştıran ana babalar bu gruba girerler.
Geliştiren ana babalar için çocuk araç değil amaçtır. Çocuktan maddi beklentisi olan ana babalar için çocuk gelir sağlayan bir araçtır.
Hâlâ süren bir bakış tarzına göre geleneksel kesimde bir karı-koca kızlarını üniversitede okutuyorlarsa komşuları, hatta kızın babaannesi, “Siz damada yatırım yapıyorsunuz, yarın bunun maaşını kocası yiyecek” der. Bu kişiler sadece kızın gelecekte kazanacağı paraya odaklanmaktadırlar. Kızın gelişmesi, statü edinmesi, kendi ayakları üzerinde durması, koca eline bakmaması onlar için önemli değildir.
Eskiden yaygın olan, bugün ise azalmış olmakla birlikte hâlâ süren bir görenek var: Çok çocuklu bir aile kızlarından birisini evlatlık vereceği zaman küçük bir miktar para ister. İstenen tutar ilk duyanlarda şok etkisi uyandıran bir yöntemle belirlenir. Kız çocuğu baskülde tartılır, kaç kilo gelirse kemikli koyun eti fiyatıyla çarpılır, o kadar para istenir. Korkunç bir bakış tarzı. Bu bakış tarzında kız çocuğu bir mal, bir hayvan olarak algılanmaktadır. Atatürk bu bakış tarzının hâkim olduğu bir toplumda kızının, manevi kızının, Ülkü’nün elinden tutup toplum içine çıkmıştır. Sadece erkek çocuklarının değil kız çocuklarının da gurur duyulacak varlıklar olduğunu göstermek istemiştir.
Ana babalık tarzlarıyla, çocuklara yönelik tutumlarla ilgili olarak Atalay Yörükoğlu’nun, Haluk Yavuzer’in ve Süleyman Hecebil’in kitaplarını okuyabilirsiniz.
KAYNAKÇA
* Hecebil, S. (2019). Çocuk Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi.