Suç ve ceza
Örsan K. Öymen
Son Köşe Yazıları

Suç ve ceza

07.06.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun; CHP’li Esenyurt, Beşiktaş, Şişli, Beylikdüzü, Beykoz, Büyükçekmece, Gaziosmanpaşa, Avcılar, Seyhan, Ceyhan ilçe belediye başkanlarının; yüzlerce belediye yöneticisinin ve görevlisinin; bir CHP’li eski milletvekilinin ve bir parti meclisi üyesinin tutuklanması, Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuksuzluklarından, adaletsizliklerinden, zalimliklerinden ve ahlaksızlıklarından birisi olarak şimdiden tarihe geçti!

AKP faşizmi, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve ilk genel başkanı olduğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu, ana muhalefet, birinci partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi üzerinde, tarihin en büyük baskılardan birisini uyguluyor.

Böyle bir baskı 1950’li yılların sonunda Demokrat Parti döneminde ve 1980’lerde 12 Eylül askeri darbesi döneminde uygulanmıştı.

Son belediye seçimlerinde oyların yüzde 38’ini alarak birinci parti olan ve milyonlarca seçmenin oy verdiği CHP’ye yönelik bu baskıların, Türkiye’nin istikrarını bozacağı, Türkiye için bir ulusal güvenlik sorunu oluşturduğu, Türkiye’nin ulusal bütünlüğünü parçaladığı açıktır.

Dünyada hiçbir ülkede ulusal bütünlük ve güvenlik, onlarca milyon seçmeni olan bir siyasi partinin bu kadar yoğun bir baskı altına alınmasıyla sağlanmamıştır! Bu tür baskılar her zaman ülkelerin iç savaşa sürüklenmesine ve/veya bir biçimde bölünmesine, parçalanmasına yol açmıştır.

Bundan yarar sağlayacak olan sadece emperyalizmdir.

AKP ve MHP, iktidarlarını korumak için sadece CHP’ye değil, Türkiye’ye de büyük bir kötülük yapmaktadırlar.

***

Söz konusu belediye başkanlarının, yöneticilerinin, görevlilerinin tutuksuz yargılanmaları olanağı varken, tutuklanarak yargılanmaları; ifadeye çağrılma olanakları varken, sabah saatlerinde evlerinde baskınla gözaltına alınmaları; mallarına, mülklerine el konması; ortada iddianame yokken ve kimse hüküm giymemişken, kollarında iki polisle kamera önlerinde dizilerek suçlu muamelesi görmeleri; gözaltında günlerce aç, susuz, uykusuz bekletilmeleri; ailelerinden kopartılarak başka cezaevlerine sevk edilmeleri ve bu uygulamaların tamamıyla tutuklananların ailelerine de eziyet edilmesi, siyasi açıdan faşizmle, psikiyatrik açıdan sadizmle açıklanabilir.

Bu uygulamalara sado-faşizm de denebilir.

Bunun da ötesinde, halk tarafından seçilmiş 11 belediye başkanının tutuklanmış olması, halk egemenliğinin gasp edilmesi olduğu gibi, halka ve milyonlarca seçmene saygısızlık ve hakaret anlamına da gelmektedir.

***

Bu tutuklamaların hangi temele dayandığı sorusu ortaya atıldığında ise genellikle “gizli tanıklardan” ve “etkin pişmanlıktan yararlanan itirafçılardan” söz ediliyor.

İtiraf, bir kişinin kendi işlediği suçu veya başkasının işlediği suçu bildiğini kabul etmesidir.

İftira ise başkasının işlemediği suçu işlediğini iddia etmektir, yalan söylemektir.

Söz konusu “gizli tanıkların” kendilerini neden gizledikleri ve yalan söyleyip söylemedikleri; “etkin pişmanlığın” aslında etkin karaktersizlik, “itirafın” da aslında iftira olup olmadığı, savcıların şüphelileri tehditle iftiraya zorlayıp zorlamadıkları, bağımsız yargı düzeni kurulduğunda ortaya çıkacaktır.

İftira atanlar varsa, onlar Türk Ceza Kanunu’nun 267. maddesi gereği; iftira kumpaslarıyla seçme ve seçilme hakkını engelleyerek anayasal düzeni yıkma girişiminde bulunanlar varsa, onlar da, Türk Ceza Kanunu’nun 309. maddesi gereği, hapis istemiyle yargılanırlar.

Milletin egemenlik hakkı ve demokrasi; düşünceyi ifade, yayın, medya, örgütlenme, protesto özgürlüğü; yasama, yürütme, yargı arasında güçler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı; laiklik ile ilgili; anayasanın 2., 6., 7., 8., 9., 11., 14., 24., 42., 25., 26., 28., 34., 103., 136., 138. maddelerini yıllardır ihlal ederek anayasal düzeni yıkan ve böylece suç işleyen AKP iktidarı üyelerinin de, Türk Ceza Kanunu’nun 309. maddesi gereği, ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılanmaları, bu gidişle, kaçınılmazdır.

İlgili Konular: #AKP #CHP #Faşizm

Yazarın Son Yazıları